Çifte darbe mide kanseri riskini %45 artırıyor
En önemlisi, keşif, bu genetik varyantlardan birini taşıyanlara umut veriyor – H. pylori için test edilebilirler ve enfekte olurlarsa, bakterileri yok etmek için antibiyotik alabilirler, böylece mide kanseri risklerini büyük ölçüde azaltırlar. Bu yönü gerçekten Momozawa’ya hitap ediyor.
“Bir genetikçi olarak, işimin çoğu genetik riskleri tanımlamayı içeriyor ve bazen sadece hastalık taşıyıcılarına risk değerlendirmesi yapabiliyoruz ki bu çok tatmin edici değil” diyor. “Ama bu sefer genetik riskler ve etkili bir tedavi sağlayabiliriz. Bu, bu çalışmanın kilit noktasıdır.”
Keşif ayrıca mide kanserinin nasıl geliştiğine dair önemli bilgiler sağlıyor. H. pylori’nin bazı yerlerde çift sarmallarını kopararak DNA’ya zarar verdiği bilinmektedir. Aynı zamanda, tanımlanan dokuz genden dördü, hasarlı DNA’yı onarma sürecinde yer alır. Bu dört genin yüksek riskli varyantlarından biri mevcutsa, DNA onarım mekanizması çalışmaz ve hücreler, hataya daha yatkın olan başka bir DNA onarım sürecine geri döner.
Böylece H. pylori DNA’ya zarar verir ve genetik varyantlar bu hasar onarılırken hatalara yol açar. Bu, her iki faktör de mevcut olduğunda daha yüksek mide kanseri riskini açıklar.
Bu sonuç diğer kanser türlerinin araştırılmasında da faydalı olacaktır. Dokuz yüksek riskli mide kanseri geninden (APC, ATM, BRCA1, BRCA2, CDH1, MLH1, MSH2, MSH6 ve PALB2) BRCA1 ve BRCA2 gibi bazıları meme, yumurtalık, prostat ve pankreas kanseri ile ilişkilendirilmiştir. MLH1, artan MSH2 ve MSH6 ile ilişkilendirilirken, kolorektal kanser riski.