Türkiye ve Irak, Irak'ta istikrarın sağlanması için siyasi çerçeveyi oluşturuyor

0
Türkiye ve Irak, Irak'ta istikrarın sağlanması için siyasi çerçeveyi oluşturuyor

Son dönemde Türkiye-Irak ilişkilerine ilişkin tartışmalar giderek yaygınlaşıyor.

Türkiye, geçtiğimiz yıllarda Irak'la diyalogunu sürdürmüştü. Geçmişte, Türkiye ile Irak arasındaki etkileşimler öncelikle ticari alışverişlerle, zaman zaman da siyasi konulardaki tartışmalarla şekilleniyordu. Ancak güvenlik kaygıları çoğu zaman ilişkilerinin genel dinamiklerini şekillendirmede önemli bir rol oynadı.

Amerika Birleşik Devletleri'nin Irak'ı işgali ülkeyi istikrarsızlaştırdı ve çeşitli komşu aktörlerin müteakip eylemleri zaman içinde bu istikrarsızlığa katkıda bulundu.

Bölgesel bir güç olarak Türkiye, bölgesel istikrarın kendi güvenliği ve refahı için şart olduğunun bilincinde olarak, yalnızca kendi istikrarını değil, komşu ülkelerin istikrarını da ön planda tutuyor.

Irak, özellikle petrol ve doğalgaz rezervleriyle büyük bir zenginliğe sahip. Petrol üreten ve ihraç eden ülkeler arasında metrekare başına düşen petrol zenginliği açısından dünyada en çok tercih edilen ülkelerden biri olarak öne çıkıyor. Irak petrolü sıklıkla yüksek kaliteli petrole örnek olarak gösteriliyor. Ancak ABD işgalinin ardından Irak, petrol zenginliğini sürekli olarak toplumu için yaygın bir refaha dönüştürmekte zorlandı.

“Gelişimin yolu”'

Bir ülkedeki güvensizlik, ticaretin, kalkınmanın ve ilerlemenin ciddi şekilde sekteye uğramasına neden olur. Ne yazık ki Irak, işgalden sonraki son yirmi yılda büyük gerilemelere tanık oldu; zira güvenlik sorunları ülkenin büyüme ve ilerleme potansiyelini engelledi.

Türkiye bölgesel bir güç olarak yükselirken, komşularının istikrarına da giderek daha fazla öncelik veriyor. Irak'ın bölgesel istikrar ve güvenlik açısından hayati öneminin bilincinde olan Türkiye, Irak'ta istikrarın sağlanması konusunda proaktif bir tutum benimsemiştir.

Türkiye-Irak “Kalkınma Yolu” projesi gibi önemli girişimlerin oluşturulması, siyasi süreçlerin karmaşıklığıyla baş etmede kritik kilometre taşları görevi görebilir. Bu projenin özellikle Irak'ın istikrarı meselesini ele alma ve önceliklerini belirleme konusunda etkili olacağı ve böylece bölgesel barış ve refaha katkıda bulunacağı görülüyor.

Bir bakıma ABD'nin Çin'in “Tek Kuşak, Tek Yol” projesine alternatif bir proje geliştirmesi önümüzdeki yıllarda jeopolitik, bazı lojistik, transit ve yollara bağlı olacak gibi görünüyor.

Terörizm istikrara karşı

Irak gündeme geldiğinde birçok terör örgütünün bulunduğunu da belirtmek gerekir.

Bu gruplardan biri de, kırk yıldır Türkiye'nin istikrarına ve Irak'ın istikrarına büyük bir darbe indiren Kürdistan İşçi Partisi'dir. İkincisi ise PKK'ya benzemeyen bir terör ağı olan IŞİD'dir. Üçüncü grup ise İran'ın desteklediği Irak Halk Seferberlik Güçleridir.

Devleti ayakta tutan, var eden, güvenliğini sağlayan milli ordusudur. Irak Milli Ordusu'nun güçlenmesi ve terör örgütlerinin kademeli olarak ortadan kalkmasıyla Türkiye-Irak ilişkilerinin daha etkin hale geleceğine inanıyorum.

Hakan Fidan'ın Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarlığı döneminde başlayan ilişkiler, Dışişleri Bakanı olarak gelişip derinleşti. İbrahim Kalın'ın yeni istihbarat şefi sıfatıyla Iraklı meslektaşlarıyla sık sık yaptığı ziyaretler ve görüşmeler, ikili ilişkilere ivme kazandırdı.

Orta Irak ve Kürt bölgesindeki yetkililerle görüşme fırsatım oldu ve hepsi de bu eğilimi doğruladı. “Kalkınma Yolu” sadece Türkiye ile Irak arasındaki bir hat değil, aynı zamanda Körfez ülkelerini doğrudan Batı'ya bağlayan bir hat. “Kalkınma Yolu” hem Irak hem Türkiye için hem de Türkiye için çok stratejik bir anlam taşıyacak. tüm ülkeler. Körfez ülkeleri doğudan batıya, batıdan doğuya.

Irak'a giden ana yolun yanı sıra demiryolları, petrol ve doğal gaz boru hatlarının varlığı, enerjinin transit ve taşınması açısından kritik bir çerçeve oluşturmaktadır. Görünen o ki, Irak'ın “kalkınma yolu” çerçevesinde yeni bir kavram ortaya koymamız ve “istikrar yolunu” entegre etmemiz gerekebilir.

Türkiye, bölge ülkelerini istikrara kavuşturacak siyasi vizyon ve çabaları adım adım ortaya koydu. Bu çabalar Akdeniz ve Balkanlar dışında Kuzey Afrika'da yapılmıştır.

Ukrayna-Rusya savaşında tüm taraflarla konuşabilen ve her iki ülkeye de aynı mesafeyi koruyabilen Türkiye, dış politikadaki akılcı yaklaşımıyla güven telkin etmeye başladı. Bu eğilimin Irak'a da yansıyacağını düşünüyorum. PKK'nın bu baharda alacağı öldürücü darbelerle birlikte Irak halkı kendi bölgesinde derin bir nefes alacak ve terör örgütleri artık bu topraklarda var olamayacak.

Bir devlet yalnızca kendi çıkarlarını gözettiğinde, çoğunlukla emperyalist bir tutum sergiler. Ancak kendisinin ve komşularının refahını düşündüğünde grup dayanışması ve karşılıklı fayda duygusunu teşvik eder. Türkiye'nin Irak'la yakın ilişkileri güçlendirme konusunda büyük adımlar atacağına inanıyorum. Türkiye ile Irak arasındaki ticaret ve güvenlik işbirliği ile kültürel alışverişlerde, uzun süredir devam eden tarihi konumlarını yansıtan önemli ilerlemelere tanık olmaya hazırlanıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir